27 Şubat 2013 Çarşamba

Sergi Duyurusu

Yarın (24.02.2013), Tarım İl Müdürlüğünce hazırlanan ve GİFotoğrafçılık kulübünün özel olarak davet edildiği sergiye gidilecektir. Tüm üyelerimiz ve öğrenci arkadaşlar davetlidir.

Yer: Gümüşhane Valiliği

Saat: 14:30

21 Aralık 2012 Cuma

Vehbi Yalçın'la Söyleşi

26 ARALIK 2012 Çarşamba günü saat 15.00 da Gümüşhane Üniversitesi İletim Fakültesi konferans salonunda "BEN IŞIĞIM" isimli fotoğraf gösterisi ve ardından da fotoğraf üzerine kısa bir söyleşi ile VEHBİ YALÇIN üniversitemizde olacaktır. Tüm fotoğraf severler davetlidirler.

8 Aralık 2012 Cumartesi

Exen Ajans - GİFotoğrafçılık Paintball Turnuvası

Exen Ajans ve GİFotoğrafçılık kulübünün işbirliğiyle düzenlenen Paintball turnuvasında kuralar çekildi. İlk karşılaşması Salı günü Saat 11:00'de oynanacak olan turnuvaya ilgi büyük.

Kura sonucu oluşan eşleme aşağıdaki gibidir:







10 Kasım 2012 Cumartesi

Hindistan “Başka Bir Dünya”


Yazı ve Fotoğraflar: Ömer Serkan Bakır
Fotoğrafla uğraşan herkesin en çok merak ettiği ülkelerden biridir Hindistan. Çoğu fotoğrafçı Hindistan’a gitmek, fotoğraflamak ister. Bunda da haksız sayılmazlar. Ama sanırım birazda bu yüzden Hindistan’a şimdiye kadar gitmedim, gezi programımda hep arkalara iteledim. “Nasıl olsa herkes gidiyor, ben gidip farklı ne yapabilirim” diye düşündüm. Ta ki geçtiğimiz aylarda 12 günlük bir vakit bulup Hindistan’a gitmeye karar verene kadar…
Hindistan bildiğiniz gibi çok büyük bir ülke ve her bölgesinde farklı bir kültür, farklı bir yapı var. Onun için 2-3 şehir görüp, Hindistan’ı gördüm diyerek, sergi yapanları da anladığımı söyleyemem. Ben ilk defa gideceğim için epey araştırma yaptım ve biraz klasik bir program hazırladım. Hazırladığım taslak programı Hindistan’daki turizm acentelerine gönderip çeşitli fikirler aldım. Zamanım sınırlı olduğundan otel, araç, şoför, tren ve iç hat uçak biletleri konusunda yardımcı olmalarını istedim. Onlardan da gelen uyarılar yönünde programı netleştirdim. Program kısaca şöyle oldu: önce İstanbul’dan direkt uçuşla Yeni Delhi’ye, sonra araba ile Jaipur’a, Jaipur’dan yine araba ile Agra’ya, Agra’dan Jhansi’ye trenle, Jhansi’den araba ile Orcha’dan geçip Khajuraho’ya, Khajuraho’dan uçakla Varanasi’ye, en son olarak da yine uçakla Yeni Delhi’ye ve sonrasında da İstanbul’a geldiğimizde 12 gün geçmişti bile.

8 Kasım 2012 Perşembe

Röportaj: Sadık Güleç


“O anın gelmesini sabırla beklerseniz isteğinizi elde edersiniz”


Mesleğe Günaydın Gazetesi’nde gece muhabiri olarak başlayan Sadık Güleç; Aktüel Dergisi, Sabah ve HaberTürk gazetelerinde çalıştı. Bir yıldır Taraf Gazetesi’nde muhabirlik yapan Güleç, “Uzun süre bu işi yaptığınızda sizi bekleyen en büyük tehlike ‘yabancılaşma’dır” diyor.

Sadik_1
Photo Digital - Mesleğe ilk nasıl başlamıştınız?
Sadık Güleç - İstanbul üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu Gazetecilik ve Halkla İlişkiler 1990 mezunuyum. Okul yıllarında fotoğraf çekmeye başladım. İlk zamanlar Rus yapımı bir Lübitel’im vardı. Sonra Minolta’nın SRT 101 diye çelik kasa bir modelini aldım. 1989 yılında Asil Nadir’in Günaydın Gazetesi’ni aldığı dönemde gece muhabiri olarak işe başladım.  O zamanlar önemli hastanelerde muhabir bulundurulurdu. Ben de Çapa Hastanesi’nde gece çalıştım. Ve hastane önünde yanıma gelen bir taksi şoföründen o zamanlar yeni çıkan Nikon’un efsane makinesi F3’ü bütün ekipmanları ile çok ucuza aldım. Gazetede bir süre sonra gece istihbaratının başına getirildim. Polis telsizi dinler, oradan geçen olayları izler ya da bölgelerdeki muhabirlere gelen işleri takip ederdim.

5 Kasım 2012 Pazartesi

Röportaj: Faruk Kurtuluş

Mimari fotoğrafçılık alanında uzmanlaşan Faruk Kurtuluş, çekimlerden önce çalışma yapacağı mekan konusunda detaylı bir hazırlık gerçekleştiriyor. Dekorasyon gözü sayesinde işlerinde daha pratik olduğunu belirten Kurtuluş, mimari çekimler için özel olarak tasarlanmış perspektif kontrollü PC lensler kullanıyor.




farukPhoto Digital - 2001 yılında Beykent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema Bölümü'nden birincilikle mezun olup 2004 yılında Marmara Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümü'nde yüksek lisans eğitimini tamamlamışsınız. Tamamen sanata adanmış bir eğitim hayatınız olduğunu gözlemliyoruz…

Faruk Kurtuluş - Evet, bütün öğrenim hayatım sanat eğitimiyle geçti. Çocukluğumdan beri de hep bu konulara bir meyilim vardı. İstediğim bölümlerde okuduğum için şanslı bir insan olduğumu söyleyebilirim çünkü herkes sevdiği bölümde okuma şansını bulamayabiliyor.  

PD - Uzmanlaştığınız alan olarak mimari fotoğrafçılıkta çekimlerden önceki hazırlık aşamalarınızdan bahseder misiniz? Bina - mekanı tanıma süreciniz, mimarı ile görüşerek yapı hakkında birinci elden aldığınız bilgiler vs…

FK - Çekimlerden önce çekimi yapılacak olan yerlerin haritadaki coğrafi konumunu gösteren kuşbakışı bir planını istiyorum. Ve harita üzerinden, o mekan üzerinde güneşin günün değişik saatlerinde ne konumda, hangi açıda olduğunu tespit ediyorum. Buna göre mekanın çekim planını oluşturuyorum. Ayrıca özellikle iç mekan çekimlerinde mekanın 3D çizimlerini istiyorum ve ışıklandırma hakkında da maksimum bilgi alıyorum. Çünkü çekimlerde kendi ışıklarımızdan yararlanırken, mekanın ışığının kendi karakterini de bozmamak gerekiyor. Ayrıca fotoğrafların mekanın aurasını daha güçlü bir şekilde yansıtabilmesi adına, mekanın mimarıyla konuşup, daha fazla öne çıkartılması gereken detayları öğreniyorum. Bütün bunlar haricinde tabii bir de mekanın işlevine göre de kareleri belirliyorum. Örneğin, bir otel çekimiyle, alışveriş merkezi çekiminin havası bambaşka oluyor.


3 Kasım 2012 Cumartesi

Röportaj: Süleyman Arat



“Foto muhabiri çok yönlü olmalı”


28 yıldır Hürriyet Gazetesi'nde muhabir ve foto muhabirlik görevlerinde bulunan Süleyman Arat mesleki yaşamını spor servisinde sürdürüyor. 'Yılın Gazetecisi', 'Yılın Foto Muhabiri' ve 'Yılın Basın Fotoğrafı' gibi ödülleri bulunan Arat'ın ilk kullandığı fotoğraf makinesi ise Kodak Retina 1A.



Photo Digital - Onlarca yıldır Hürriyet Gazetesi'ninde görev yapmaktasınız. Mesleğe ilk nasıl başlamıştınız?
Süleyman Arat - 1961 yılında İstanbul'da doğdum. Stüdyo fotoğrafçılığı yapan babam Yüksel Arat'a duyduğum hayranlık küçük yaşlardan itibaren benim bu sanat koluna yönelmeme neden oldu. Lise eğitimimi sürdürürken yaz tatillerinde ve okul çıkışlarında babamın yetiştirdiği kalfasının yanında önce çırak sonra da kalfa olarak çalıştım. Renkli negatif filmin çok seyrek bulunduğu siyah beyaz fotoğrafçılığın yaygın olduğu 70'li yıllarda stüdyo fotoğrafçılığımı ve karanlık odacılığımı geliştirdim. 1982 yılı Kasım ayında Hürriyet Gazetesi'ne stajyer olarak girdim ve hala aynı gazetede çalışmaktayım.

2 Kasım 2012 Cuma

Ünü kendini aşan Bozcaada…


Yazı ve Fotoğraflar: Ömer Serkan Bakır
Bozcaada’ya ilk kez 1998 yılının Eylül ayında gitmiştim. Sessiz, sakin, huzur verici, farklı ve kendine özgü bir yer olarak aklımda kaldı hep. Denizi gerçekten soğuk (ki bunu herkesten duyarsınız ama korkmayın) ve dışarısı bir hayli rüzgarlı idi. İkinci gidişim ise geçen sene Ağustos başında 4-5 günlük kısa bir gezi için oldu.
Ada için “kimi çok sever, kimisi hemen ayrılmak ister” derler. Sanırım ben sevenlerdenim… Adaya ikinci kez ve aradan 13 yıl geçtikten sonra tekrar gittiğimde bir hayli değişmiş buldum. En önemlisi turizme bakış değişmiş! Adaya her gelen ziyaretçinin önemine biraz daha varılmış. Tabi yaz aylarındaki nüfus daha da kalabalıklaşmış. Ama sakın büyük şehirlerin kalabalığı ile karıştırmayın. Dahası oteller, pansiyonlar çoğalmış, oda fiyatları arttıkça artmış.

30 Ekim 2012 Salı

New York Rüyası


Yazı ve Fotoğraflar: Ömer Serkan Bakır
Bir geziye çıkmadan önce mutlaka gezi planı yapılması gerektiğine inanırım. Hatta gezi planlarını abarttığımı bile söyleyenler olur. Ancak bu sefer New York için biraz daha rahat bir plan yapalım istedim ve fazla detaya girmekten kaçındım. Yani saat saat bir plan yapmadım.

Uzak bir ülkeye gideceğiniz zaman öncelikle en büyük sorun oraya nasıl gideceğiniz olur. Eğer fazla macera sevmiyorsanız ve tabi aylarca vaktiniz yoksa uçakla gideceğiniz kesin! Ancak hangi havayolunu kullanacağınız, aktarmalı mı, yoksa direkt mi uçacağınız aklınızı karıştırabilir. Ben uzun uçuşların çoğunu THY ile ve aktarmasız yapmaya çalışıyorum. Bu sefer de THY ile İstanbul – New York – İstanbul uçak biletlerini yaklaşık 1 ay önce aldım. Uçak biletlerini ne kadar önce alırsanız o kadar az para ödersiniz. Eğer planlı bir seyahatiniz varsa bunu aylar öncesinden de gerçekleştirebilirsiniz.
Konaklama ve otel rezervasyonları New York için biraz sıkıcı olabilir. Sıkıcı olan yanı ise, fiyatların Avrupa ülkelerinden bir hayli pahalı, standartların ise biraz daha düşük olmasından kaynaklanıyor. Yoksa başka bir sorun yok. Gecelik fiyatlar kişi başı veriliyor ve çoğunda kahvaltı fiyata dahil değil. Benim böyle bir sorunum olmadı. Çünkü sevgili arkadaşlarım New Jersey’deki evlerinde misafir oldum.

25 Ekim 2012 Perşembe

Sri Lanka’da Fotosafari


Yazı ve Fotoğraflar: Ömer Serkan Bakır
Herkesin merak ettiği ve gitmek istediği birçok yer vardır. Benimde birkaç yıldır aklımda olan ve gitmeyi çok istediğim yerlerden biri Sri Lanka idi. Hem coğrafi konumu hem de kendine özgü birçok güzelliği bünyesinden barındıran Sri Lanka’ya Gazella Fotosafari turuyla gittim. Sevgili dostumuz Faruk Akbaş’ın fotoğraf rehberliği eşliğinde 12 kişi civarındaki küçük grubumuzla birlikte 7 gece 8 gün kalacağımız Sri Lanka’ya doğru keyifli yolculuğumuz Qatar Havayolları’nın Doha aktarmalı uçuşu ile başladı. Sri Lanka’ya ülkemizden direkt uçuş bulunmadığı için mutlaka bir aktarma yaparak ulaşılabiliyor ve en iyi alternatiflerden biri de Qatar Havayolları. Uçuş süresi toplamda 10 saate yaklaşıyor.

Pinnawala’da fillerin banyosu
İlk gün Doha aktarmalı olarak başkent Colombo’ya ulaşıyoruz. Sabah erken bir saate ulaştığımız Colombo’dan vakit kaybetmeden ayrılıyor ve Habarana’ya doğru yola çıkıyoruz. Sri Lanka’da gideceğiniz mesafeler kilometre olarak çok az olsa da süreleri geniş düşünmek gerekiyor. Colombo-Habarana arası en iyi ihtimalle 3 saat sürüyor. Ancak Gazella Fotosafari turlarının amacı sadece fotoğraf çekmek. Bu yüzden de yol üzerinde fotoğraflanacak her türlü güzelliği karelerimize aktarmak için sık sık duruyoruz. Sonuç olarak amacımız sadece bir yerden diğerine ulaşmak değil. Yol üzerinde fil yetimhanesi olarak bilinen Pinnawala’da uzun bir mola veriyoruz. Burada özellikle nehir kıyısına banyo yaptırılmak üzere getirilen onlarca filin görüntüsü hem fotoğraflamak hem de izlemek için muhteşem. Nehir kıyısındaki güzel restoranların birinde öğle yemeğimizi yiyoruz ve bu sırada da deklanşör sesleri hiç durmuyor.

24 Ekim 2012 Çarşamba

Full Frame Nedir?



DSLR fotoğraf makinesi almaya karar veren pek çok kişinin ilk kez duyduğu bir ifadedir; full frame. Tanımı çok basit bir şekilde yapılabilir. Esas olan ise gerçekten full frame bir DSLR fotoğraf makinesine ihtiyacınız olup olmadığıdır.


Tüm dijital fotoğraf makinelerinde eskiden kullandığımız film yerine bir dijital görüntü algılayıcı ya da diğer tanımıyla sensörler kullanılır. Sensörlerin dijital fotoğraf makinelerinin kalbi olduğu da söylenebilir. Bu sensörlerin çok temel olarak iki çeşidi ve birçok da fiziksel boyutu mevcuttur. Bu bahsettiğimiz iki kavramı piksel değerleri ile karıştırmayın. Piyasadaki neredeyse tüm dijital fotoğraf makinelerinde iki çeşit sensör kullanılır. Bunlar; CCD ve CMOS olarak adlandırılır. Bu iki sensör çeşidi arasında bazı farklar olsa da, bu farklar özellikle son kullanıcılar tarafından pek önemsenmez.
Sensörler konusundaki diğer önemli bilgi ise fiziksel boyutlarıdır. Satılmakta olan kompakt fotoğraf makinelerinden DSLR makinelere kadar farklı birçok sınıf oluşmuştur. Bu farklı sınıflarda da farklı sensör boyutları kullanılır. Sensör üretimi pahalı bir süreçtir ve sensörlerin fiziksel boyutu büyüdükçe üretim süreci de zorlaşır ve fiyatları artar. Bu yüzden kompakt fotoğraf makinelerinin uygun fiyatlı olabilmesi için çok daha küçük sensör boyutları kullanılır.Analog fotoğraf makinelerinde kullanılan film boyutu ile aynı büyüklüğe sahip olan sensörlere ise, full frame (tam kare – 24x36mm) adı verilir.




Full Frame bir DSLR makineyi kimler tercih etmeli?
Full frame bir sensör demek, çok basit manada, daha kaliteli fotoğraflar anlamına gelir. Tabi burada fotoğrafın temelini oluşturan unsurları ve ışık, kompozisyon gibi ayarları konuşmuyoruz. Sensör boyutu büyüdükçe görüntü kalitesi artar, nispeten noise (dijital kirlilik) oranı düşer. Ayrıca full frame DSLR makineler diğerlerine göre daha sağlam ve dayanıklı bir yapıda tasarlanır. Full frame makineleri günümüzde daha çok profesyonel fotoğrafçıların kullandığını görebilirsiniz. Reklam, moda, seyahat, gezi fotoğrafçılarının yanında gazetecilerin de full frame DSLR makineler kullandıklarını görebilirsiniz.
Full frame DSLR makinelere takılan objektifler üzerlerindeki “mm” değerleri ile kullanılabilir. Full frame sensör boyutundan daha küçük DSLR makinelerde ise fokal çarpan söz konusudur. Full frame sensörden örneğin %50 daha küçük bir sensör için fokal çarpan 1.5x’dir. Yani böyle bir makineye takılacak 100mm’lik bir objektif, 150mm olarak kullanılabilir. Fokal çarpan olayı geniş açı kullanımı için sorun yaratsa da daha çok tele objektifler kullananlar için bir avantaj da olabilir.
* Bu yazı, 26.09.2012 tarihinde Milliyet Gazetesi Cadde Eki’nde Menderes Özel’in köşesinde yayınlanan ve Ömer Serkan Bakır’ın yanıtladığı sorulardan derlenmiştir.

23 Ekim 2012 Salı

Sony Dünya Fotoğraf Ödülleri’nde bir ilk




Dünya Fotoğraf Organizasyonu tarafından yaratılan ve 2007 yılından bu yana Sony sponsorluğunda sürdürülen, yılın en önemli fotoğraf etkinliği Dünya Fotoğraf Ödülleri’nin 2013 yarışması, bir ilke imza atarak, çok özel bir sürprizle geliyor. Sony Dünya Fotoğraf Ödülleri kapsamında ilk kez Türkiye’ye özel bir ek değerlendirme düzenleniyor. Dünya çapındaki yarışmaya Açık Kategori’de katılanlar, bu sene ilk defa verilecek olan Türkiye Ulusal Özel Ödülü’nü kazanma şansı yakalıyor.
Dünya Fotoğraf Organizasyonu Direktörü Scott Gray Türkiye Ulusal Özel Ödülü ile ilgili şunları söyledi: “Sony Dünya Fotoğraf Ödülleri, dünyanın dört bir yanından yetenekli fotoğrafçılar ile temasa geçilmesi ve bu fotoğrafçıların desteklenmesine adanmıştır. Buna paralel olarak, harika işler çıkaran ve yaratıcılığın sınırlarını zorlayan Türk fotoğrafçıları tespit ederek hem dünya çapındaki bilinirliklerini artırmak hem de bu alanda ilerlemekte olan diğer Türk fotoğrafçılara ilham kaynağı sunabilmek için, Sony’nin Türkiye ofisi ile birlikte yakın bir çalışma içinde olmaktan büyük heyecan duyuyoruz.”
Türkiye’ye özel yarışma için özel jüri
Dünya çapındaki yarışmanın Açık Kategori’sine Türkiye’den katılan, fotoğrafçıların eserleri, Türkiye’ye özel yarışma kapsamında değerlendiriliyor. Yarışmanın ilk kez düzenlenecek Türkiye ayağı için özel bir jüri oluşturuldu. Sony Dünya Fotoğraf Ödülleri Türkiye Jürisi’nde, uluslararası savaş fotoğrafçısı, gezgin, macera insanı, belgesel yapımcısı Coşkun Aral, Dünya Fotoğraf Organizasyonu Yaratıcı Direktörü Astrid Merget, İFSAK İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Tanju AklemanCemil Ağacıkoğlu EFIAP ve Sony Eurasia A.Ş. Pazarlama Direktörü Richard de Barbanson yer alıyor.
Birinci Londra’ya gidiyor, Sony NEX kazanıyor ve fotoğrafını dünya görüyor
Türkiye'ye özel oluşturulan jüri, Türk fotoğrafçılar tarafından gönderilen fotoğraflar arasından birinciyi seçiyor. Yarışmanın Türkiye birincisi, hem Londra’da gerçekleştirilecek 2013 Sony Dünya Fotoğraf Ödülleri ödül törenine katılıyor hem Sony NEX-5R fotoğraf makinesi kazanıyor. Ayrıca kazananın fotoğrafı, Londra’daki Dünya Fotoğraf sergisinde sergileniyor.
Başvuru için: www.worldphoto.org ya da tr.worldphoto.org
Son başvuru tarihi: 4 Ocak 2013

Dünya Basın Fotoğrafları 2011 Sergisi Ankara'da




Her yıl tekrarlanan dünyanın en çok ilgi çeken ve izlenen sergilerinden World Press Photo sergisinin 2011 edisyonu, TNT Ekspres’in katkılarıyla Ankara Forum Outlet’e konuk oluyor. TNT Ekspres Türkiye’nin taşıma desteği, Hollanda Büyükelçiliği’nin katkıları ve Geniş Açı Proje Ofisi’nin koordinasyonuyla Ankara’ya gelen ve dünya foto muhabirliğinin bir yıllık güncesi sayılabilecek fotoğrafların yer aldığı World Press Photo Sergisi, 17 Ocak’tan 5 Şubat’a kadar fotoğraf tutkunları tarafından Forum Ankara’da ücretsiz olarak izlenebilecek.
2011 yılı boyunca gezici sergi ile izleyiciye unutulmaz bir deneyim yaşatan World Press Photo’nun sıradaki durağında; doğa, spor, portre, genel haberler, spot haberler, güncel meseleler, günlük yaşam, sanat ve eğlence kategorilerindeki ödüllü fotoğraflar Ankaralılar ile buluşacak. Her yıl dünyanın dört bir yanından fotomuhabirlerinin başvurduğu yarışmadaki fotoğraflar, 19 kişilik bağımsız uluslararası bir jüri tarafından 9 farklı kategoride değerlendiriliyor. 2011 yılındaki yarışmaya 125 ülkeden 5691 fotoğrafçı, 108 bin 59 fotoğraf ile katıldı.

22 Ekim 2012 Pazartesi



Tura Turizm ve Fotoğraf Dergisi işbirliği ile düzenlenen “En güzel tatil fotoğrafı seninse…” adlı fotoğraf yarışması sonuçlandı. Jüri değerlendirmesi sonucunda kazanan isimler şunlar oldu:
Birinci: Gamze Tatar – Zonguldak
İkinci: Habibe Akgün – Muğla
Üçüncü: Tuğba Kırallı – İstanbul
Jüri Özel Ödülü Kazananlar (*)
İhsan İlze – İstanbul
Aizat Madikova Özer Afyon
Esra Çalışkan – İstanbul
Birinci Paris seyahati, İkinci Batum seyahati, Üçüncü Beyrut seyahati kazanmışlardır.
(*) Jüri özel ödülü kazanlar yarışmacılar, Tura Turizm’den yapacakları seyahatlerde vergiler hariç %10 indirim kazanmışlardır.
Not: Ödül kazanan yarışmacılar ödülleri ile ilgili her türlü konuda Tura Turizm’den Coşkun Odabaş’dan (codabas@turaturizm.com.tr) bilgi alabilirler.
Tura Turizm – 0212 241 27 00 -1191